Aşağıdaki içerikler, bilimsel yöntemlerle test ve sınav hazırlama konusunda bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır.
Sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz:
E-posta: [email protected]
PBX: +90 212 318 80 99
Test planında, yoklanacak davranışların öğeleri ya da duruma göre işaretçileri üzerindeki gözlemlerin başlatılmasıyla ilgili koşullar da belirlenmiş olmalıdır. İlk gruptakiler, yoklanacak davranışların öğe ya da işaretçileri üzerindeki gözlemleri doğrudan etkileyebilecek koşullardır. Kağıt-kalem türü testler için testteki maddelerin (soruların) cevaplanma süresi, cevaplama sırasında yardımcı araç gereçlerden yararlanıp yararlanılamayacağı vb. ile ilgili sınırlamalar bu gruptandır.
Yoklanacak davranış öğe ya da işaretçileri üzerindeki gözlemlerin başlatılması ile ilgili ikinci grup koşullar ise, bu davranışlar üzerinde genellikle daha az etkilidir. Bu ikinci gruptaki koşullar daha çok, davranışın gözleneceği ortamın sıcaklık, aydınlanma, havalanma vb. yönleri ve adayların açlık, susuzluk, yorgunluk vb. özellikleri ile ilgilidir. Bunların da genellikle belli düzeylerde bulunmalarının sağlanmış olması beklenir.
Testler için, yukarıda iki grupta toplanan koşulların tümüne birden uygulama koşulları denir. İkinci gruptaki koşulların en azından yeterli sayılabilecek düzeylerde karşılanmış olacağı düşünülerek, testlerin uygulama koşulları deyimiyle daha çok birinci gruptakiler anlatılmak istenir. Gerçekten de birinci gruptaki koşullar, davranışın gösterilme (ve dolayısıyla onun belli bir yetkinlikle görülme) olanağını önemli ölçüde belirleyebilir.
Test planlarında, davranışların gözlenme biçimi belirlenmiş olmalıdır. Davranışların gözlenme biçimleri, büyük ölçüde onların getirdiği zorunluluklardan etkilenir. Ancak bu gibi zorunluluklar, gözlemler için izlenebilecek yolları tek’e indirmez. Test hazırlayıcının seçebileceği birden fazla yol olabilir.
Testte yoklanacak olan davranışların doğrudan gözleme elverişli olup olmaması, bu davranışların gözlenme yolunu büyük ölçüde etkiler. Doğrudan gözleme elverişli olan devimsel, yani organların tek tek ya da toplu hareketleriyle ilgili davranışların doğrudan gözlenmesi yoluna gidilir. Gözlem sırasında, bu tür davranışları oluşturan öğelere bakılır. Ancak hangi öğelere bakılacağına ve bunların gözlenmesi için ne derecede gerçeğe yakın ya da yapay bir durumdan yararlanılacağına karar vermek gerekir. Davranış öğelerinin gözleneceği durum gerçeğe yaklaşınca, genellikle gözlemler de karmaşıklaşacak, kontrol güçleşecek ve güvenirlik düşebilecektir. Bu durum daha önce de belirtilmişti, Ama böyle bir durumda elde edilen gözlemlerin, geçerlikleri yüksek olacaktır. Bu durumda daha önce belirtilmişti
Bilişsel (zihinsel) ve duyuşsal (duygu ve eğilimlerle ilgili) davranışlardan pek çoğu, doğrudan gözleme elverişli değildir. Bunlar, örtülü davranışlardır. Bu nedenle onların, ürünleri ya da başka işaretçileri aracılığıyla gözlenmesi yoluna gidilir. Bilişsel ve duyuşsal davranışların işaretçileri de genellikle çok güçlü değildir. İşaretçilerin görülmesi, ilgili davranışın var olma olasılığını güçlendirir; ama kesin bir biçimde kanıtlamaz. Bu konu da daha önce, bilişsel ve duyuşsal davranışların ölçülmesiyle ilgili olarak tartışılmıştı. Özellikle bilişsel duyuşların yoklanması için, bu davranışların gözlenebilir nitelikteki işaretçilerine bakılır. Bu işaretçilerden belli bir örneklemini, bunlardan özellikle kritik, yani açığa vurma gücü yüksek olanlarını gösteren bir kişinin, ilgili davranışı öğrenmiş olduğuna karar verilir. Bilişsel davranışların işaretçileri, aday belli koşullar altında bir durumla etkileşirken ortaya çıkar. Bu yüzden, bilişsel davranışların gözlenmesi için adaylar, belli koşullarda önceden saptanmış olan durumlara sokulurlar; bu durumlarda etkileşirler ve davranışın, böyle bir etkileşimde ortaya çıkması beklenen gözlenebilir nitelikteki işaretçilerine bakılır. Bilişsel davranışlar gözlenirken, özellikle kağıt-kalem tipi testlerde olduğu gibi adaya, kendi davranışlarıyla ilgili işaretçilerin kaydı da tutturulabilir.
Duyuşsal davranışlar da çoğunlukla doğrudan gözleme elverişli değildir. Üstelik bu davranışların işaretçilerinin bir kez görülmüş olması da pek fazla işe yaramaz. Duyuşsal davranışları yoklamak için adayların, belli koşullarda kendilerine sunulan ya da kendilerini içinde buldukları durumlarla etkileşimleri beklenir; böyle etkileşimler belli bir süreyle gözlenerek, ortaya çıkan işaretçilerin kararlılığına bakılır. Bu tür davranışların kazanılma dereceleri, uzun bir süreyle, kararlı olarak görülen işaretçiler yardımı ile meydana çıkarılır. Duyuşsal davranışların yoklanmasında da, gerçeklik-yapaylık boyutunda değişik konumlarda yer alan durumlardan yararlanılabilir. Bu amaçla ne derecede gerçek ya da yapay bir durumdan yararlanılacağına, ölçmede sağlanacak geçerlik ve güvenirlik ile bu amaçla ödenebilecek pahanın birlikte düşünülmesiyle karar verilir.
Yoklanacak davranışların öğeleri ya da duruma göre işaretçileri üzerindeki gözlemlerin nasıl yapılacağı, bu davranışların doğalarından gelen sınırlamalar göz önünde tutularak belirlenir. Bu arada ayrıca, istenen geçerlik ve güvenirlik ile bunun için ödenebilecek paha arasında bir uyum sağlanmaya çalışılır (Özçelik, Ölçme ve Değerlendirme, 2016, s. 151-153).